[size=12]Şiddeti tarif etmek için özel bir beceriye sahip olmaya gerek yok.
Sözlükten bakalım;
1. Bir hareketin, bir gücün derecesi, yeğinlik, sertlik.
2. Hız. 3. Bir hareketten doğan güç: Rüzgârın şiddeti.
4. Karşıt görüşte olanlara kaba kuvvet kullanma.
5. Kaba güç.
6. Duygu veya davranışta aşırılık:
Beni ilgilendiren 4. ve 5. anlamları…Rüzgarın şiddetiyle yelkenciler ilgilensin.
[/size]
Şiddet, güç ve baskı uygulayarak insanların bedensel veya ruhsal açıdan zarar görmesine neden olan bireysel veya toplu hareketlerin tümüdür.
İnsanın sevdiklerine uyguladığı şiddeti anlamak içinse sözlükten daha fazlasına ihtiyacımız var. Ne üzücü ki dünyada şiddet uygulayanların başında erkekler, şiddet kurbanlarının başında da kadınlar ve çocuklar geliyor. Ve yine o kadar üzücü bir de üstüne öyle utanç verici ki bu insanlar aynı evlerde yaşıyor.
Emperyalist diye kızdığımız ama taklit etmekten geri durmadığımız Amerika’da mahkemelere intikal etmiş şiddet davalarının %95’inde mağdur kadındır…
Türkiye’ye bakalım… Neredeyse kadınların yarısı şiddete maruz kalmaktadır… Varoşlardaki kadınların %97’si şiddetle aynı çatı altında yaşarlar. Türkiye’de şiddete maruz kalmış kadınların %92’si hiçbir yere başvurmaz. Kol kırılır yen içinde kalır…
Yapılan bir araştırmaya gören şiddet yüzünden hayatını kaybeden 40 kadının 34’ü evde ölmüş. (2003)
Başka bir araştırmada 112 kadın ile görüşülmüş, şiddete uğrayan kadınların % 91,1'inin kocalarından , % 8,9'unun babalarından şiddet gördüğü anlaşılmıştır. Şiddete uğrayan kadınların bedensel şikayetleri % 43,4 ile morarma, yaralanma, çürük, % 44,3 ile hastanelik dereceye gelme (kırık, ağır yaralanma), % 13 ile çocuk düşürme olarak belirtilmiştir. Şiddetin devam ettiği süre ise, şiddete uğrayanların % 37,5'inde 11 yıldan fazla, % 28,6'sında 6 - 10 yıl, % 23'ünde ise 1 - 5 yıldır. (1998)
Fakirlik, alkol, uyuşturucu bağımlılığı, bunların hiçbiri yoksa kendi ailesinde gördüğü şiddet olayları ile şiddeti gayet makul tanımlaması erkeği karısına ve çocuklarına karşı son derece gaddar, zalim ve acımasız hale getiriyor. Dini ve kültürel kısmı da bunun üstüne tuz biber ekiyor. Erkek evin reisi olma işini vurup kırarak, hakaret ederek, aşağılayarak yürütme gibi tuhaf, insan olmaktan haylice uzak tavırlarla yapmaya çalışıyor. Genelde ruhsal dengesi bozulmuş bir karısı ve dengeden haberi olmayan çocuklarıyla toplumu hastalıklı bir hale getirmekten başka bir işe de yaramıyor yaptığı… Evin reisi olmaya devam etsin onlar! O tuhaf, hastalıklı erkek olma durumlarının kendi çocuklarına bile hayrı yoktur.
Şiddet uygulayanların genel olarak sığındıkları bir nokta var; “Suç bende değil, çok konuştu, cevap verdi, benim fikrimi beğenmedi, kendi bildiğini okudu” Devam eder gider… İnsan kendi suçunu örtmek için türlü bahaneler bulacaktır nasılsa… Ancak kanun bahaneye bakmaz…
Kadına uygulanan şiddette kafa yapısı hep aynı… Tecavüz edenin de bahaneleri vardır, kadın istekli görünmüştür mesela, gülmüştür, tebessüm etmiştir...
Şiddet yanlısı erkekler, kendi uygulamaları söz konusu olduğunda kadını hatalı çıkarmaya çalışırlar, bir seminerde birisi bana sormuştu;
“Peki çocuklarını döven anneler?”
Çocuklarını döven anneler varsa karılarını döven kocalar da olmalı değil mi?
Kocası tarafından sürekli hırpalanan kadınların öfkelerini çocuklarından çıkardığı da başka bir gerçektir. Koca dışarıda boşaltamadığı öfkesini karısına, karısı da güçsüz yavrucaklara yöneltir… Bu böyle bir döngüdür, şiddet ve öfke bulaşıcıdır, sevgi gibi… Bu yüzden şiddeti evlat edinmiş ailelerde kendine güvenli çocukların yetişmesi zordur. Şiddete şahit olan çocuklar, korkularını ve kızgınlıklarını içlerine atarlar. Ve ne enteresandır ki birçoğu o şiddetten kendilerini sorumlu tutarlar, bu suçluluk duygusu onlarla beraber büyür…
Kızgınlık ve öfke insana has bir davranış… İnsan olmanın getirisi ve aynı zamanda da götürüsü…
Ancak aklın yolundan ayrılmayanlar şiddetin mağlubu olmuyorlar.
Hayatı boyunca kimseye şiddet uygulamamış insanlar yaşıyor aramızda. Onları sinirlendiren olmuyor mu, sabırları taşmıyor mu, üzülmüyorlar mı? Onlar akıllı! Düşünüyorlar. Neden kızdıklarını biliyorlar, kızgınlıklarına hakim olabiliyorlar, öfkelerini yeniyorlar ve daha da önemlisi hadlerini biliyorlar.
O yüzden daha insanlar…
Baba ve koca olmak çok kolay… İnsan olmak çok zor o halde…