Sevgi Bahçesi

Sevgi Bahçesine Hoşgeldiniz Sayın Misafirimiz,Siteye giriş yaptığınız için teşekkürler.Eğer Üye olursanız ,Forum dan daha fazla yararlanabilirsiniz.Ayrıca forumun gelişmesine katkıda bulunmuş olursunuz.

Join the forum, it's quick and easy

Sevgi Bahçesi

Sevgi Bahçesine Hoşgeldiniz Sayın Misafirimiz,Siteye giriş yaptığınız için teşekkürler.Eğer Üye olursanız ,Forum dan daha fazla yararlanabilirsiniz.Ayrıca forumun gelişmesine katkıda bulunmuş olursunuz.

Sevgi Bahçesi

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Yüreğine Sevgi Yağmurlarından Bir Damla Düşenlerin Forumu


    Cüzzam (Lepra) Hastalığı

    avatar
    Misafir
    Misafir


    Cüzzam (Lepra) Hastalığı  Empty Cüzzam (Lepra) Hastalığı

    Mesaj  Misafir Ptsi 30 Ağus. - 13:02:13

    Tıbbi araştırmaların geri olduğu 15. ve 16. yüzyıl Avrupasında cüzzam tehlikeli bir hastalık olarak tanıtılıyordu. Romanlara ve sinemaya bu yönüyle yansıdığından günümüzde dahi aynı korkutucu imajını korumaktadır. Halbuki hastalığa sebep olan "mycobakterium leprae" adındaki bakteri; çoğu yönleriyle tüberküloz basiline benzer. Aynı zamanda aside dayanıklı bir yapıya sahiptir. Cüzzam, nadir olarak bulaşan, salgınlar halinde görülmeyen bir hastalıktır. Mikroplar vücuda girdikten 3-5 yıl gibi uzun bir zaman sonra belirtileri görülmeye başlanır. Belirtileri ve hastalığın seyri cinsine göre değişiklikler gösterir.

    Cüzzamın başlıca iki tipi vardır:

    a) Nodüler veya lepramatöz.
    b) Nöral veya tüberküloid.

    * Nodüler Cüzzamın Belirtileri:

    - Genellikle tekrarlayan ateş krizleri ile kendini belli eder.
    - Yüzde kırmızıya çalan şişkinlikler ortaya çıkar.
    - Daha sonra şişkinlikler sertleşerek birleşir. Sertleşme sırasında ağrı yaparlar.
    - Şişliklere dokunulduğu zaman hasta bunu hissetmez.
    - Yüzden başka; kulaklar, burun içi, önkol bölgeleri ve apış araları şişliklerin sık görüldüğü yerlerdir.
    - Hastalığın ilerlediği devrede yüz şiş ve yuvarlak bir görünüş alır. Gözler çukurlarına kaçmış; burun yassıdır.
    - Dil, gırtlak ve boğazda yaralar oluşur. Bu yaralar iyileştikten sonra, yerlerinde sert bir kabuk ve şekil bozukluğu kalır.

    * Nöral Cüzzamın Belirtileri:

    - Cüzzam mikroplarının sinirler üzerinde etkili olmaları halinde belirtiler "Nodüler cüzzam"ınkinden farklı bir seyir izler.
    - Sinirlerin harap olması neticesinde, vücutta ve kalçalarda erime görülür.
    - Sinirlerin zarara uğradığı bölgelerde deri hissizleşir ve soluklaşır.
    - Daha sonra çürümeler ve yaralar ortaya çıkar.
    - El ve ayak parmaklarında kangrenleşmeler başlar.

    * Ne Yapmalı?

    - Cüzzam zannedildiği gibi tedavisi mümkün olmayan tehlikeli bir hastalık değildir.
    - Bugün Türkiye'de başarı ile tedavi uygulayan "lepra hastahaneleri" mevcuttur.
    - Yeter ki zamanında müracaat edilip gerekli tedavi başlatılsın.

    * Tedavi:

    - Birçok bulaşıcı hastalığa karşı kullanılan Sülfanomit ve Streptomisin tipi ilaçlar cüzzam için de oldukça etkilidirler.
    - Hasta ile çok sıkı temasta bulunmadıkça bulaşma tehlikesi yoktur.
    - Bu sebeple, tedavi sırasında hastayı ayırmaya gerek görülmemektedir.
    .........................................................................

    Cüzzam Hastalarının Hepsi Sakat Olur Mu?
    Eğer cüzamlı hastalara geç tanı konulursa ya da doğru tedavi edilmezlerse, hastalığın seyri sırasında çevresel (periferik) sinir dokusunda oluşan yıkıma bağlı olarak özellikle el, ayak ve gözde bazı şekil bozuklukları(deformite) ve sakatlıklar ortaya çıkabilir. Zamanında tanı konularak etkin tedavi gören hastalarda sakatlık olmaz...


    Hastalık Belirtileri Hemen Ortaya Çıkar Mı?
    Birçok hastalıkta olduğu gibi bu hastalıkta da bir kuluçka dönemi vardır. Yani belirtiler mikrop vücuda girdikten hemen sonra ortaya çıkmaz. Lepra hastalığında etken vücuda alındıktan 2-7 yıl sonra ilk klinik belirtiler ortaya çıkar. Kuluçka süresinin değişken ve uzun olması tanı koymayı güçleştirmektedir.
    .......................................................

    Dünyada Ne Kadar Lepralı Hasta Vardır?D.S.Ö'nün 2001 yılı verilerine göre, bu yıl içinde tüm dünyada toplam olarak kayıt altında 828.803 hasta olmuştur. Bu yıl içinde ilk kez kaydedilen hasta sayısı 684.998'dir. Bu hastalarla birlikte tüm dünyada toplam olarak 10.151.373 hasta lepranın etkin tedavisi olan KOMBİNE İLAÇ TEDAVİSİNİ tamamlamıştır. Böylelikle dünyadaki tüm lepralı hastaların % 99.4'ü söz konusu etkin tedavi kapsamına alınmıştır.

    Herkes Cüzzam Hastalığına Yakalanır Mı?
    Cüzzam hastalığını yapan basile karşı insanların pek çoğunda doğal bir bağışıklık hali vardır. "Hücresel immunite" nedeniyle oluşan bu bağışıklık hali insanlara kendinden önceki soylardan gelen bir özelliktir. Bu insanlar cüzzam basilini almış olsalar da, vücut dirençleri basili yok edeceği için hastalık ortaya çıkmayacaktır. Bu bağışıklık halini ölmüş cüzzam basilleriyle yapılan Lepromin Testi (Mitsuda Testi) ile anlamak mümkündür. Ancak çok az oranda insanda bu doğal direnç hali kendinden önceki soylarından onlara geçmez. Bu kişiler daha çok cüzzamlı hastaların yakınlarıdır. Eğer bu dirençsiz kişilerin yakın çevrelerinde (aile fertleri içinde) halen dışarıya cüzzam basili çıkaran tedavisiz bir cüzzamlı hasta varsa ve bu kişiyle uzun süreli ve yakın teması olmuşsa bunun sonucu olarak damlacık yoluyla alacakları çok sayıdaki cüzzam basili nedeniyle hastalığa yakalanabilirler. Bulaşma genellikle aynı aile içindeki büyüklerden 10-11 yaşına kadar olan çocuklara yönelik olarak ortaya çıkmaktadır.

    ..........................................................
    Lepralı Hastaların Yakınları Kontrol Ediliyor Mu?
    Kontrol çalışmalarında kayıtlı hastaların tüm yakınları lepra açısından düzenli olarak kontrol edilmekte ve bunlar arasında saptanan yeni hastalar henüz sakatlıklar oluşmadan erken dönem de tedavi altına alınmaktadır. Yine tüm hastaların tümüne yakın bir bölümü bu tedaviyi tamamlamışlardır. Tedavi çalışmaları sürdürülürken, bir yandan da çoğu ileri derecede sakat olan hastaların yara bakımı ve tedavileri, sakatlıktan koruyucu ve sakatlıkları rehabilite edici çalışmalar düzenli olarak sürdürülmektedir. Yapılan çalışmalarla 2000 yılından sonra sporadik olgular dışında yeni olguların çıkmamaktadır.
    ......................................................................

    Lepranın Tedavisi Var Mıdır?
    Lepra tedavisi eskiden Şolmogra yağı adı verilen bir doğal yağ ile yapılmıştır. Daha sonra 1940'larda lepra basilinin üremesini durduran sülfon türevi ilaçlar tedaviye girmiş ve lepralı hastalar bunları tüm yaşamları boyunca kullanmaya başlamışlardır. 1970'lerde yapılan araştırmalar sonucu çoğu tüberküloz tedavisinde de kullanılan Rifampisin, Ethionamid, Prothionamid gibi ilaçlarla, lepra basiline etkili Clofazimin isimli ilaç tedavi için kullanılmaya başlamıştır. 1982 yılında Dünya Sağlık Örgütü bu ilaçların birlikte uygulandığı en çok iki yıl sürede tamamlanan çok ilaçlı tedavi(Multi Drug Treatment=MDT) rejimlerini dünyaya duyurmuştur. Halen pek çok ülkede bu standart tedavi rejimleri neredeyse hastaların tümüne yakın bölümünde uygulanarak tamamlanmıştır. Saptanan yeni olguların da büyük bölümü aynı tedavi altındadır.

    Son yıllarda yapılan araştırmalarla Ofloxacin, Sparfloxacin, Clarithromycin ve Minocycline gibi ilaçlar lepra tedavisi için kullanılmaya başlamış ve bunlardan oluşan yeni rejimler, tedavi süresini kısaltmak amacıyla hastalarda uygulanmaya başlanmıştır.

    .........................................

    Lepraya Nasıl Tanı Konulur?
    Tanı koymak için öncelikle leprada kuşkulanmak gerekir. Kuşkulanılacak kişiler öncelikle eski lepralı hastaların yakınlarındaki kişilerdir. Bunlarda lepra hastalığı mutlaka aranmalıdır. Klinikte lepradan kuşkulanılacak durumlar ise klinik bulguların olduğu kişiler olacaktır. Genel olarak deri ve periferik sinir sitemi yakınmaları ya da belirtileri olan kişilerde, uzun süredir kalıcı ancak kaşıntı, yanma, ağrı vb. subjektif yakınmaya yol açmayan, hatta duyu kusuru gösteren deri belirtileri olan kişilerde ayırıcı tanı içine leprayı da eklemek uygun olacaktır.

    Lepradan kuşkulanıldığında lepra kliniğinin sorgulandığı bir hastalık öyküsü (anamnez) almak çok önemlidir. Lepranın klinik bulguları ve seyrinin klasik bir gelişimi vardır. Hastaya doğru sorular sorulursa bunları öğrenmek mümkündür. Tanıyı kesinleştiren verilerin yaklaşık yarısı bu yolla sağlanır.

    Tüm vücudun gözle muayenesi (enspeksiyon) çok önemlidir. Hem aktif dönem deri lezyonları hem de sinir tutulmasının belirtileri, eski lezyonların izleri bu yolla saptanabilir.

    Üçüncü muayene yöntemi sinirlerin muayenesidir. Leprada tutulan sinirleri dokunarak muayene etmek (palpasyon) mümkündür. Lepranın tüm tiplerinde tutulan sinirlerde hacimce genişleme kalınlaşma meydana gelir. Doğru bir anatomi bilgisine sahip hekimlerin duyarlı parmakları bu kalınlaşmayı algılayabilir. Çevresel sinirleri kalınlaştıran fazla hastalık yoktur. Dolaysıyla lepradan kuşkulanılan bir kişide saptanacak sinir kalınlaşması hemen hemen tanının konulması anlamına gelir.

    Sinirlerin işlevlerini kontrol ederek de tutulup tutulmadığını anlamak mümkündür. Bunun için dokunma veya sıcak soğuk muayenesi ile duyu kusuru olup olmadığı, kas gücü testiyle de sinirin motor fonksiyonunun tam olup olmadığı anlaşılabilir. Otonom liflerin etkilenmesi ise tutulduğu düşünülen deri alanlarına el ile dokunup kuru olup olmadığına bakılarak kontrol edilebilir.

    Basil çıkaran tipte burun ve deriden yapılacak yaymalar, kuşkulu deri lezyonlarından alınan biopsilerin patolojik incelemesiyle tanı tama yakın konulabilir. Lepranın doğrulanamadığı durumlarda, ayırıcı tanıya giren diğer hastalıklar aranmalıdır. Bunu için değişik inceleme yöntemleri kullanılabilir.

    Leprada tanı birinci basmakta konur, ikinci basamakta doğrulanır, üçüncü basamakta (lepra hastaneleri ve merkezleri) tedavi ve izlemeleri yapılır.

    ..................................................
    Tüberküloid Lepra'da Neler Görülür?
    Bu hastalarda basil kol ve bacaklarda bulunan çevresel sinirlerin bir veya iki tanesine yerleşir. Az da olsa bulunan direnç hali nedeniyle basillerin bulaştığı sinirlerin olduğu yerlerde küçük iltihap odakları oluşur ve buna bağlı olarak bu noktalarda erken dönemde lokal yıkım meydana getirerek sinirin fonksiyonunu bozar. Bozulan fonksiyon bu bölgede oluşan duyu kusuru ve eğer hareketle ilgili bir sinirse hareket kaybı oluşması şeklinde kendini gösterir. Bu hastalarda bazen, tutulan sinirin etkilediği vücut bölgesinde, birkaç tane, deriden kabarık, keskin sınırlı ve üzerinde duyu kusuru bulunan, plak şeklinde bir deri lezyonu oluşabilir. "Tüberküloid plak" adı verilen bu lezyonun varlığı kesin tanı için yeterli olmaktadır. Duyu kusurundan emin olunamazsa yapılacak biopsinin özel patolojik özellikleri ve az da olsa sinir kesitleri çevresindeki lepra basillerinin görülmesiyle tanı konulur. Bu tip leprada deriden yapılan yaymalarda basil bulunmaz. Sakatlık ise, hemen tedavi edilmeyen hastalarda sadece tutulan sinir bölgesinde erken dönemde oluşur. Tüberküloid lepralı hastalar vücutlarındaki basil sayısı az olduğu ve basil çıkarmadıkları için hastalığı çevrelerine bulaştıramazlar.

    ............................................
    Türkiye'de Ne Kadar Hasta Vardır?
    Ülkemizde cüzzam hastalığı sosyal hastalıklar arasında sayılmaktadır. Her yeni bulunan hasta bu nedenle kayıt ve izleme altına alınmakta ve yaşamlarının sonuna kadar değişik gereksinimlerinin çözümlenmesi ve çevrelerinin kontrole açısından kayıt altında tutulmaktadır. Bu nedenle ülkemizde hasta sayısı söz konusu edilince kayıt altına alınmış bütün hastaların sayısı verilmektedir. Yaklaşık 20 yıl içinde yapılan çalışmalarla birlikte ön çalışmaların başladığı 1983 yılından 2002 sonuna kadar ülkemizde toplam 561 yeni hasta kayda alınmıştır. Halen 2002 yılı sonu verilerine göre ülkemizde 2605 hasta bulunmakta ve izleme ve kontrol altında tutulmaktadır. Bu verilere göre hastaların yaş ortalaması 60.50‘dir. Hastaların % 60.96’ini oluşturan 1588 hasta lepranın sakatlık sınıflamasına göre 2. derece (%60) ve daha üzerinde olmak üzere sakattır. Yine aynı verilere göre 2002 yılı sonunda lepra tedavisi süren hasta sayısı 42’dir. Kalan hastaların % 92’sine kombine tedavi uygulanmıştır. Diğerleri ise inaktif durumdadır.

    Ancak gerçekten hastalığı taşıyan ve tedavi altında olan hasta sayısı çok azdır. Son yıllarda ülkemizde her yıl ortalama 10 kadar yeni hasta saptanmaktadır. Bunlar genellikle eski hastaların çevrelerindeki uzun kuluçka süreli hastalardır. Çünkü ülkemizde basil taşıyan ve bunu yayan hasta çok azalmıştır. Bu nedenle her yıl saptanan hasta sayısı giderek azalmaktadır.

    Bu hastaların tamamına yakını İstanbul Lepra Araştırma ve Uygulama Merkezi ile İstanbul Lepra Hastanesi'nin 1984 yılından bu yana yaptığı alan çalışmalarıyla evlerine gidilmek suretiyle kontrol edilmiş ve D.S.Ö'nün önerdiği tedavi rejimi ile tedavi edilmiştir.

    ............................................
    Ülkemizde Lepra İle İlgili Merkezler Ve Kurumlarİstanbul(60 yataklı), Ankara(35 yataklì) ve Elazığ(260 yataklı) illerinde üç adet özel dal hastanesi lepraya yönelik olarak ücretsiz hizmet vermektedir. Ayrıca İstanbul'da kurulmuş olan Cüzzamla Savaş Derneği(İzmir`de bir Şubesi vardır) ve Cüzzamla Savaş Vakfı ile Ankara`da Cüzzam Savaş ve Araştırma Derneği olarak gönüllü örgütlenmeler bulunmaktadır. Ankara`daki dernek Lepra Mecmuası adıyla bilimsel bir yayın organı çıkarmaktadır. İstanbul`daki dernek ve vakıf ise çeşitli sosyal etkinlikler yaparak ve yardımseverlerle ilişkiye geçerek hastaların sosyal sorunlarını çözümlemek, ekonomik açıdan yardımcı olmak, hasta çocuklarının eğitimlerini sürdürmeleri amacıyla burs vermek, hastalara iş bulmak ve özellikle kendi yaşadıkları çevrede üretken hale getirmek için yoğun çaba harcamaktadır. Tüm merkezler ve gönüllü kuruluşlar Sağlık Bakanlığı ile işbirliği yaparak her yıl Ocak ayının son haftasında Cüzzamla Savaş Haftası düzenlemektedirler. Tüm dünyada her yıl ocak ayının son pazar günü DSÖ`nün önerisiyle "Dünya Cüzzam Günü" olarak anılmaktadır.

    ADRESLER VE TELEFON NUMARALARI:

    İstanbul Tıp Fak. Lepra Araş.Uyg.Merkezi Çapa 0212-525 58 56

    İstanbul Lepra Hastanesi Bakırköy 0212-572 61 22-570 10 26

    Ankara Lepra Eğitim ve Araştırma Merkezi Dikimevi 0312-319 22 79

    Elazığ Lepra Hastanesi Elazığ 0424-212 46 16-212 16 54

    Cüzamla Savaş Derneği İstanbul 0212-572 71 89

    Cüzamla Savaş Vakfı İstanbul 0212-572 71 89

    Ankara Cüzam Savaş ve Araştırma Derneği Dikimevi 0212-319 22 79
    alıntı

    ....................................
    Hansen-Lepra - Cüzzam Hastalığı

    --------------------------------------------------------------------------------
    Tarih boyunca insanlığı etkileyen bir hastalık olmuştur. Hastalarda ortaya çıkan deformiteler nedeniyle hastaların toplumdan dışlanmasına neden olmuştur.
    Son yüzyılda bulaşıcı, mikrobik bir hastalık olduğu anlaşılmıştır.

    Etken
    Lepra; yüzeyel sinirleri, deriyi, üst solunum yolu mukozasını, gözü, kemik ve testisleri tutabilen, Mycobacterium leprae isimli bir basil tarafından oluşturulan bulaşıcı bir hastalıktır. Kişilerin bakteriye olan direncine göre hafif ya da ilerleyici, lokalize veya geniş yayılımlı olabilir. Her yaşta ve her ırkta görülebilir. Sosyoekonomik seviyesi düşük toplumlarda sıktır.

    Epidemiyoloji
    Lepranın bulaşması hasta şahsın bulaştırıcılığına, temasın yakınlığına, sıklık ve süresine bağlıdır. En önemli sorun, hastalık sinsi ve yavaş geliştiğinden basilin ne zaman alındığının belirlenememesidir. Bakteri hastanın burun mukozasında boldur ve dış ortamda 7 güne kadar yaşayabilir. Dolayısıyla solunum yoluyla, ülserli deri bölgesine temasla, terle, sinek ve böceklerin taşımasıyla nakledilebilir.

    Klinik
    Başlangıcı sinsi olan hastalıkta, ortalama 2-4 yıllık inkübasyondan sonra başlangıç lezyonu ortaya çıkar: Kalçalar, yüz, kol ve bacakların dış yüzü gibi soğuk deri bölgelerinde bir ya da birkaç adet, birkaç cm çaplı, sınırları belirgin olmayan, renksiz, hafif kızarık, deri seviyesinde lekeler vardır. Kesin tanı için patolojik inceleme gerekir. Çoğu hastada bu lezyon iyileşse de bir kısmı ileri klinik tiplere gider.

    Lezyonlar artabilir, his kusuru gelişip kızarıklık veya pigmentasyon kaybı gelişebilir. Bu evrede tedavi ile tamamen iyileşebilir ve sakatlık bırakmaz.

    Tedavi edilmez ve hastalık ilerlerse saçlı deri, el içi, ayak tabanı, yüz, burun, veya vücudun herhangi bir bölgesini etkileyen lezyonlar büyüyerek kılları döker, terlemeyi engeller, deride kepeklenerek dökülmelere neden olur. Periferik sinir hasarı gelişir, buna bağlı his kusurları olur.

    Deformite denilen kalıcı şekil bozuklukları oluşur. Yüzde oluşan nodül şeklinde lezyonlar (leprom) yayılarak aslan yüzü denilen özel bir şekil oluşturur(facies leonina). Burun kanaması, burun tıkanıklığı, burun kıkırdağında erime (yonca burun) damak delinmesi, ses bozukluğu meydana gelebilir. Diş dökülmesi, yanaklarda düzleşme, göz tutulumuna bağlı körlük olabilir. Kemikte oluşan lezyonlar en sık el ve ayaklardaki küçük kemikleri tutar; pençeleşme, parmak kaybı ve şekil bozuklukları meydana gelir. Erkekte sakal-bıyık kaybı, testis tutulumuna bağlı ağrı ve kısırlık görülebilir, böbrek tutulumu olabilir.


    Tanı
    Kesin tanı için ayrıntılı muayene ve çeşitli testler uygulanır. Deri lezyonlarında özel boyalarla bakterinin gösterilmesi veya patolojik olarak cilt lezyonlarının incelenmesi gerekir. Histamin testi, terlemenin yokluğunu gösteren metakolin testi, lepra bakterisine karşı oluşan antikorların araştırıldığı FLA-ABS (Fluoresan Leprosy Antibody Absorbtion Test) , RIA ve ELİSA testleri kullanılır. Lepra hastalığı karaciğer tutulumu olmadıkça hayatı tehdit etmez.

    Tedavi
    Lepra, lezyonların bakteri ihtiva derecesine göre sınıflandırılarak tedavi edilir. Çeşitli ilaçlarla tedavinin ardından hasta tedavi bitince en az 2 yıl izlenir.

    İmmünoterapi yöntemleri de tedavide kullanılmaktadır.


    Korunma
    Lepranın yayılımını önlemek için en sık uygulanan yöntem hastanın hastane veya evde izole edilmesidir, ancak bu bir takım sosyal sorunlara yol açar. Lepraya karşı BCG aşısının orta derecede %20-80 arasında koruyuculuk sağlayabildiği tespit edilmiştir. Aşı çalışmaları sürmektedir. Hasta ve toplumun eğitilmesi, hastaların erken tespit ve tedavisi korunmada esastır.
    alıntı.

      Forum Saati Ptsi 20 Mayıs - 17:42:26