Sevgi Bahçesi

Sevgi Bahçesine Hoşgeldiniz Sayın Misafirimiz,Siteye giriş yaptığınız için teşekkürler.Eğer Üye olursanız ,Forum dan daha fazla yararlanabilirsiniz.Ayrıca forumun gelişmesine katkıda bulunmuş olursunuz.

Join the forum, it's quick and easy

Sevgi Bahçesi

Sevgi Bahçesine Hoşgeldiniz Sayın Misafirimiz,Siteye giriş yaptığınız için teşekkürler.Eğer Üye olursanız ,Forum dan daha fazla yararlanabilirsiniz.Ayrıca forumun gelişmesine katkıda bulunmuş olursunuz.

Sevgi Bahçesi

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Yüreğine Sevgi Yağmurlarından Bir Damla Düşenlerin Forumu


    Hayallerim gibi...Senin Gibi...

    Admin(Uçkun)
    Admin(Uçkun)
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 1556
    Kayıt tarihi : 10/08/09
    Lakap : Yönetici

    Hayallerim gibi...Senin Gibi... Empty Hayallerim gibi...Senin Gibi...

    Mesaj  Admin(Uçkun) Salı 25 Ağus. - 3:03:56

    Kişiliğimle kavgalardan yorulmuş, atmıştım kendimi sokaklara. Büyük bir hayal kırıklığının ardından, bezginliğimin doruklarında adımlarımı ağırlaştırdım bembeyaz karlarla kaplı sokaklardan geçip giderken.
    Gözkapaklarım ağırlaşmış uzaklara bakarken, neyi görmek istediğimi bilemediğim için göremiyordum. Yanı başımdan akıp giden hayatla ilgim yok gibiydi o akşamüstü.
    Bir yığın soru soruyordum yine kendime içimden. Ve içinden çıkamayacağım kadar büyük bir sıkıntının elinde tutsak olduğumu anlıyordum. Ellerim sık sık gözlerime gidiyor, yerdeki bembeyaz masum karlarla tek vücut olmayı başarabilen gözyaşlarımı siliyor sonra saçlarımı karıştırıyorum. Sakallarımdan aşağı süzülen terkedilmiş damlacıklarla karışan kar tanelerine aldırmıyordum.


    Kendime okkalı bir ceza vermeyi düşünüyorum da, eylemime uyan cezanın adını da bir türlü bulamıyorum. Bir ara affetmeyi düşünüyorum kendimi, tekrar aynı derde sokmamak şartıyla başımı… Sonra vazgeçiyorum ve Tanrı’nın bazı mutsuzluklarla dost olmamı istediğine karar veriyorum…

    Geri dönerken en az benim kadar yorgun ve bitkin bir yaramaz bulutun, şakaklarıma doğru gönderdiği kar tanelerini hissediyorum.
    Düşünüyorum o sırada, ya da ne bileyim öyle sanıyorum. “Seni hep seveceğim” sözünün aslında bir sevgisizlik ifadesi olduğuna kanaat getiriyorum. Biten bir sevgiyi itiraftan başka bir şey değildi, içinde zerre kadar aşk titreşimleri barındırmadan söylenen bir sözdü sadece.

    İnsanların başka sevdalara doğru yelken açışının bir başka ifadesiydi belki de. Hem kendilerini hem de karşısındakileri aldatmaktan öte bir şey değil “Seni hep seveceğim” sözü. Sahte ve yalanların ardına sığınmak yerine aklımız sıra ihanetin vicdan azabını azaltırız.
    Hava da gittikçe soğuyor. Ayaz iliklerime işlemeye başlıyor. Olsun kimin umurunda ki!
    Bir sokak köpeği görüyorum, soğuktan titreyen bakışlarıyla, hüznün doruklarında ki yaşlı bakışlarım selamlaşıyor usulca. Yanına gidip sevmeye başladım keratayı ve sarıldım ona, o da bana olan minnettarlığını kuyruğunu yere vurarak ve başıyla ellerime dokunarak göstermeye çalıştı. İşte gerçek ve karşılıksız sevginin bundan daha açık ifadesi olabilir miydi?

    Bazen sırf kendimizi sevmek için severiz. Ya da yalnızlığa katlanamadığımız için. Sırf kendi egomuzu tatmin etmek adına!
    “Ben istediğim zaman yaparım, ben istediğim zaman gelirim, ben istediğim zaman özlerim”.
    Bu “ben istediğim zaman” lar sürer gider. Senin ne düşündüğünün önemi yoktur çünkü. Sen özleyemezsin! Böyle bir şeye hakkın yoktur hiçbir zaman.
    Bazen bizi sevene diz çöktürmek ve boyun eğdirmek için severiz. Karşımızdakine böyle hissettirmek mutlu eder insanları.

    Özlediğini söyler de, seni görebilmek için en ufak bir çaba harcamaz. Aksine arasındaki mesafeleri uzattıkça uzatır. Sevginizi çalmaktan başka ne yapıyor olabilir? Aklı sıra çalıyor da… Ne önemi var ki, varsın öyle sansın… Sonuçta kendi eksiklerini kapatmak için seviyordur.

    Kendinize olanlara baktığınızda, sevgi adına hiçbir şey göremezsiniz ortalıkta. İçinde ağır hesaplaşmalar taşımış, intikam duygusunun adını da sevgi yapmıştır. Sevgiyi sıradanlığa dökmüş biri, sevgi adına size ne verebilir? Bir düşünün…

    Şapkamı biraz daha kulaklarıma doğru çekiyorum. Yaşımın ilerlemiş olduğunu, geçmişte aldığım yaraların birçoğunun kapanmadığını düşünüyorum. Çektiğim sıkıntıların izleri alnımdaki çizgilerde yer bulmuş olabilirler kendilerine. Pişmanlıkların ve keşkelerin sayısını bile unutmuş olabilirim.
    Hatalarım dağlar gibi dikiliyor karşıma, hayallerim hep hayal olarak kalmaya mahkûm olmuş, yapacaklarımı sürekli ertelemiş de olabilirim.
    Aldığım kararlar birer pranga gibi gelip ayaklarıma dolanmış olabilir. Ve yaş ta kemale ermiş olabilir.
    Ardından korkmaya başlarsın önünde çok uzun yıllar kalmadığı için.

    Hayatımı harcadığımı düşünürüm zaman zaman ve korkularım hayatımı anlamsız yaşadığımdan daha da kötü bir hataya sürükler beni.
    Hedeflerimi çekip alır elimden korkularım ve yalnızlığım…
    İşte o anda birine ihtiyaç duyarsın. Hayatta çok sevdiğin değer verdiğin birisine. Kadınına… Ama yoktur yanında… Belki de hiç olmamıştı. Çoktan terk edip gitmiştir…

    Senin gibi… Hayallerim gibi…


    11.02.2005
    SeRDaR

      Forum Saati Cuma 17 Mayıs - 11:53:50