Yeşil Camii
Bursa nın Yeşil semtindedir. Çelebi Sultan Mehmet tarafından 1419 yılında yaptırılmıştır.
Yeşil Cami, ters T planlı camiler grubuna girer. (Bazı kaynaklarda buna Zaviyeli Camiler ya da Bursa tipi denebilir.)
Kuzey cephesinde son cemaat yeri yoktur. (Çelebi Mehmet in ani ölümü üzerine yapılamadan kalmıştır.) Bu cephedeki büyük ana kapıdan 2.30 metrelik dar ve karanlık bir koridora girilir. Koridorun gerisinde Bizans başlıklı ikişer sütun bulunur. Bu koridor, doğu ve batı ucunda üstü tonoz örtülü yan odalara açılır.
Alçak bir girişten sonra orta mekana gelinir. Bu mekandaki 13metre çapında, 25 metre yüksekliğindedir ve mihrap önü kubbesine Bursa kemeri ile bağlıdır. Caminin iç mekanındaki tezniyat bütünü ile uyum içinde ve göz kamaştırıcıdır.
Müezzin mahfili, Bursa kemerlerinin üstüne kadar çini ile kaplanmıştır ve hünkar mahfili muhteşem çini dekorasyona sahiptir. Korkuluğu ayrıca bir çini harikasıdır.
Mihrap eyvanının doğu ve batı pencerelerinin üstünde duvara yazılmış eş iki yazı vardır. Daire biçiminde olan bu yazılardan biri kırmızı, diğeri yeşil olup, birinin içinde Ahmet Vefik Paşa nın adı geçmektedir.
Yüksekliği 10.65 metre olan mihrap, çinilerin en güzel olduğu kısımdır. Mihrabın dış çevresindeki kufi ve sülüs karışımı yazı dikkate değerdir.
Kuzeybatı ve kuzeydoğu köşelerindeki minareler yenidir.
Rumeli Hisarı
Rumeli Hisarı İstanbul un Sarıyer ilçesinde Boğaziçi nde bulunduğu semte adını veren hisar. Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul un fethinden önce boğazın kuzeyinden gelebilecek saldırıları engellemek için Anadolu yakasındaki Anadolu Hisarı nın tam karşısına inşa ettirilmiştir. Burası boğazın en dar noktasıdır. Mekanda uzun yıllardır Rumeli Hisarı Konserleri düzenlenmektedir.
Yapım hikayesi
Fatih,İstanbul u almayı kafasına koymuştur.Öncelikle Yıldırım Bayezîd in yaptırdığı Anadolu Hisarının karşına Rumeli Hisarını yaptıracaktır.Bizans İmparatoru Konstantinden bir avköşkü yapmak için toprak ister.İmparator dalga geçercesine bu avköşkünün bir dana derisi kadar yer kaplamasını ve bu kadar toprak vereceğini söyler. Bunun üzerine II. Mehmet,hemen bir dana kestirip derisini yüzdürür ve deriden iplik yaptırır.Rumeli Hisarının yapılacağı alanı bu iple çevirir.İmparator inşaata bakmaya geldiginde şaşırır.Çünkü inşaat arzisi ne demek bir dana derisi,yüzlerce dana derisini içine alacak kadar büyüktür.Durumu Fatih e bildirdiğinde Fatih dana derisinden yaptırdığı ipi gösterir ve şöyle der:"Ben bu ipi dana derisinden eğirttim.Bir fazlası varsa yıkalım." İmparator da yanındakiler de çaresiz susar ve hisarın yapımına izin verirler.
Kapalıçarşı
Kapalıçarşı İstanbul kentinin merkezinde yer alan dünyanın en büyük ve en eski kapalı çarşılarından biridir.
Kapalıçarşı nın temeli 1461 yılında atılmıştır. Dev ölçülü bir labirent gibi, 30.700 metrekarede 66 kadar sokağı, 4.000 kadar dükkânı ile Kapalıçarşı, İstanbul’un görülmesi gereken, benzersiz bir merkezidir. Adeta bir şehri andıran, bütünü ile örtülü bu site zaman içerisinde gelişip büyümüştür. İçinde son zamanlara kadar 5 cami, 1 okul, 7 çeşme, 10 kuyu, 1 akarsu, 1 sebil, 1 şadırvan, 21 kapı, 17 han vardı. Fatih Sultan Mehmet tarafından yapılmıştır. 15. yüzyıl dan kalan kalın duvarlı, bir seri kubbe ile örtülü eski iki yapının etrafı sonraki yüzyıllarda, gelişen sokakların üzerleri örtülerek, ekler yapılarak bir alışveriş merkezi haline gelmiştir. Geçmişte burası her sokağında belirli mesleklerin yer aldığı ve bunların da, el işi imalatının (manifaktür) sıkı denetim altında bulundurulduğu, ticari ahlak ve törelere çok saygı gösterilen bir çarşı idi. Her türlü değerli kumaş, mücevherat, silah, antika eşya, konusunda nesillerce uzmanlaşmış aileler tarafından, tam bir güven içinde satışa sunulurdu. Geçen yüzyılın sonlarında deprem ve birkaç büyük yangın geçiren Kapalıçarşı eskisi gibi onarılmışsa da, geçmişteki özellikleri değişikliğe uğramıştır.
Bütün dükkânların genişliği aynı olacak şekilde inşa edilmiştir. Her sokakta ayrı ürünün ustaları loncalar halinde bulunurdu (yorgancılar, terlikçiler vs.). Satıcılar arasında rekâbet kesinlikle yasaktı. Hatta bir usta, tezgâhını dükkânın önüne çıkarıp kalabalığa göstererek ürün işleyemezdi. Ürünlere devletin belirlediğinden yüksek fiyat konulamazdı.
II. Bayezit Camii ve Külliyesi
Tunca Nehri kıyısında, şehir merkezine 2 km. uzaklıkta bulunan külliye, Edirne’nin en önemli yapıtlarındandır. Cami, tıp medresesi, imaret, darüşşifa, hamam, mutfak, erzak depoları ve diğer bölümleriyle geniş bir alana yayılmıştır. 1484-1488 yılları arasında Mimar Hayreddin tarafından yapılmıştır. Çok etkileyici bir görünümü olan külliye, küçüklü büyüklü yüze yakın kubbeyle örtülüdür
İki minareli anıtsal bir cami bulunmaktadır. Caminin batısında bulunan Darüşşifa yapısı günümüzde müze olarak düzenlenmiştir.
Ayasofyo
Mimarisi, ihtişamı, büyüklüğü ve işlevselliği yönünden ilk ve son ünik uygulama olarak görülen Ayasofya; Osmanlı camilerine fikir bazında da olsa esin kaynağı olmuş, doğu-batı sentezinin bir ürünüdür. Bu eser dünya mimarlık tarihinin günümüze kadar ayakta kalmış en önemli anıtları arasında yer almaktadır. Bu nedenle, Ayasofya, tarihi geçmişinin yanı sıra, mimarisi, mozaikleri ve Türk çağı yapıları ile yüzyıllar boyunca tüm insanlığın ilgisini çekmiştir.
Ayasofya 916 yıl kilise, 481 yıl cami olmuş, 1935 ten bu yana müze olarak tarihi işlevini sürdürmektedir.
En son Administrator tarafından Perş. 13 Ağus. - 22:21:13 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi