Her acımın kaynağı sensin.
Yani;
sensizlik ve ayrılık dediğimiz.
Bütün bu kainatın
üstümde oluşturduğu dengesizlik,
içime doldurduğun mutlulukla,
yokluğun arasındaki aaaattan kaynaklanıyor desem.
Bir an ölsem diyorsun,
bir an yok olsam,
yutsa beni bu koca şehir!
Ölüp gitsem dediğimiz bir yalnızlıktan sesleniyorum sana...
Derken;
bir daha duymak istemiyorum diyorsun.
Öleceksek bile beraber olacak kalbimiz!
Masallara benzeyen hatıralardan seni uğurlamakta varmış.
Unuttum diye yalan atıp,
hatırlıyorum diye gerçeklere kefil olmak;
hayat dediğin de bu işte ve sürüyorsun artık,
yaşıyorsun!
Hatırladığımız her şey şu hazan kadarmış...
Zaman seni mağlup edecek diye beklerken,
beni bizden,
yani;
senden, sevgimden ve hayallerimden ettiğinin farkında bile değiliz.
Hala -iz, hala –iz?
Görüyorsun;
sensiz yaşamayı tanımlayamadık
ve diyemiyoruz işte!
Nasıl olacak ta, çıkıp bir cesaretten
sensiz ölümle de yüzleşebileceğiz?
Olmayacak umutlarımız sustu derken,
zihnimize çelme taktı, sende kattı yalan kailimiz...
Ya ayağının izlerine takılıyor mecalim,
yada cümlelerinin –izlerinde kalıyor helalim!
Derken;
böyle yarım, böyle yamalak kalan titrek ellerimiz!
Arzularının aaagahı yıkılırken duyduğun acıya,
hala kurban adıyorsun değil mi beni?
Hatırlamayışın varsa,
acına yenik, şu yarım kalmış zevkin yüzündendir diyebilirim.
Hatırlayışın kaldıysa;
ruhunla karışık,
tamamına doyum olmamış zulmün yüzünden olduğunu görebilirim!
Her hesabın, nesnenin ve her mekanın içinde seni bulmak!
Her şeyi yüz-ünden bildiğimiz,
kaldırımlar; hasretini hatırlatıyor bana,
sokak lambaları saçlarını,
camlarda gözlerin duruyor,
çığlıklar topuk seslerini...
Gittiğini;
kalbimin şiirine tuttuğun bozuk ritimden anlıyorum.
Ve akılda bıraktığın,
içi kanımla dolu, o küçücük ellerini!
Ben;
gecenin üçüne yazıyorum,
sen;
yokluğunun kaçından bil çilemi
ve bilmem daha kaçına kurban diye sakla beni.
Üzülme!
Nede olsa şu yazdığım yalandı, bu yazdığım masaldı diyerek geldik sona!
İşte bizim hikayemiz:
Hayallerden geriye kalan,
cümleden düşmüş,
kelimeye sığınmış
ve nihayet hatırasına ayrılık diye nokta koyulmuş...
Sen en iyisi fazla yoklama bizi sabrımda!
Al işte avucuna ve tut işte,
gör bak ne haldeyiz?
Sen yalanlar yolla bana bende sana şiirler!
Ne de olsa bir aşkın;
öldü,
ölmese de ölecek kalbindeyiz ikimiz...
Ömer Faruk Yılmaz